top of page

MALPRAKTİS DAVASI (HATALI TIBBİ MÜDAHALE NEDENİYLE TAZMİNAT)

  • busraseklice
  • 4 Kas 2024
  • 2 dakikada okunur
malpraktis davası

Hatalı tıbbi müdahale nedeniyle ortaya çıkan hukuki sorumluluk, Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi ve devamında yer alan haksız fiil hükümleri çerçevesinde düzenlenmektedir. Malpraktis davası, sağlık hizmeti sunan kişi ya da kurumların kasıtlı ya da ihmal sonucu hastaya ve yakınlarına verdiği zararın tazminini sağlayan bir dava türüdür.

 

İlk olarak belirtmek gerekir ki, sağlık hukuku çerçevesinde gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerin hepsi belirli riskler taşır. Bu yüzden, tıbbi müdahale sonucunda istenmeyen her durum malpraktis davasına konu olamaz. Burada önemli olan "izin verilen risk" yani komplikasyon kavramıdır. Eğer, sağlık hizmeti veren kişiler, tıbbi bir hata yapmadıysa sorumlulukları doğmaz. Bu tür davalarda hukuki sürecin karmaşıklığı nedeniyle bir sağlık hukuku avukatından yardım alınması oldukça önemlidir.

 

Ayrıca, estetik cerrahi işlemler veya diş protezleri gibi uygulamalar, eser sözleşmesi kapsamında değerlendirildiğinden dolayı malpraktis davası konusu olamaz.

 

MALPRAKTİS DAVASINDA DAVACI VE DAVALI

 

Tıbbi hata nedeniyle açılan davalarda davacı, tıbbi uygulama hatasından zarar gören kişiler olabilir. Hastanın yakınları da zararlarını ispat etmeleri durumunda dava açabilirler. Özellikle, hasta vefat ettiğinde ya da bakım gerektiren bir duruma düştüğünde, yakınları maddi ve manevi zararlarının karşılanması talebiyle dava açabilir. Destek kaybı yaşayan kişiler de sorumlulara karşı hak talep edebilir. Tazminat miktarı her davada olayın özel koşullarına göre belirlenir.

 

Malpraktis davasında davalılar ise sağlık hizmeti sunan doktor, hemşire, asistan, ebe gibi kişilerdir. Eğer tıbbi hata özel bir hastanede gerçekleşmişse hastane tüzel kişiliği de davalı olabilir. Devlet hastanesinde bir hata söz konusuysa, Sağlık Bakanlığı davalı sıfatını taşır.

 

MALPRAKTİS DAVASINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ

 

Tıbbi hata nedeniyle açılan tazminat davalarında zamanaşımı süresi olayın niteliğine göre değişir. Eğer, hasta-doktor ilişkisi bir sözleşmeye dayanıyorsa, zamanaşımı süresi beş yıldır. Ancak bir sözleşme bulunmuyorsa, haksız fiil zamanaşımı süresi devreye girer ve bu süre iki yıl olarak uygulanır. Hastanın veya yakınlarının hatalı tıbbi uygulamayı daha sonra öğrenmesi durumunda ise, dava açma süresi olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıldır. Bu tür davaların avukat desteğiyle yürütülmesi zorunlu olmasa da, zamanaşımı sürelerinin doğru değerlendirilmesi ve davanın başarılı şekilde sonuçlandırılması için bir avukattan yardım almak faydalı olabilir.

 

MALPRAKTİS DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

 

Malpraktis davasında hangi mahkemenin görevli olacağı, sorumlu olan kişiye veya kuruma göre değişir. Şayet, hatalı tıbbi uygulamadan devlet kurumu sorumluysa, idare mahkemesinde tam yargı davası açılmalıdır. Özel bir kişi veya kurum sorumluysa, tüketici mahkemeleri yetkilidir. Yetkili mahkeme ise hatalı uygulamanın yapıldığı yer mahkemesidir.

 

MALPRAKTİS DAVASINDA ARABULUCULUK

 

Malpraktis davasının tarafı bir devlet kurumu ise arabuluculuğa başvuru zorunlu değildir. Ancak, sorumlu özel hukuk kişisi ise, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunludur. Arabuluculuğa başvurmadan dava açılması durumunda, dava usulden reddedilecektir.

Comments


    Eskişehir Avukat                 Arabulucu           Büşra Seklice

busraseklice@gmail.com

0222 408 48 88

©2023, Avukat Büşra Seklice

bottom of page